Menü |
|
|
|
|
|
|
|
27 Mayıs Darbesi

27 Mayıs Darbesi'ni haber veren Hürriyet Gazetesi27 Mayıs Darbesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askeri müdahaledir. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde bir grup subay 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu. 37 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere bir çok Demokrat Parti'liyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü Erdelhun da tutuklananlar arasındadır.
Silahlı Kuvvetler adına hareket ettiğini iddia eden Milli Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse Ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi. Bu müdahalenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri müdahalelerden farkı,Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıdır. Dönemin genelkurmay başkanının da tutuklanması bunun göstergesidir.
Müdahalenin nedenleri
Milli Birlik Komitesi başkanı Org. Cemal GürselMüdahalenin nedeninin Menderes hükümetinin uygulamaları ve çıkardığı yasalar olduğu, cunta yönetimi tarafından ileri sürülmüştür. MBK'ya göre ihtilal kardeş kavgasını durdurmak ve laiklik'e aykırı uygulamaları durdurmak için yapılmıştır.
DP iktidarının tarım burjuvazisine ve büyük toprak sahiplerine imtiyazlar sağlaması, kent ağırlıklı büyük ticaret ve sanayi burjuvazisini muhalif bir konuma iter. Kötüye giden ekonomi, yüksek enflasyon, kamu çalışanlarına ödenen düşük maaşlar DP'ye karşı kitlesel hareketlerin oluşumuna neden olur.
CHP muhalefeti DP'yi anayasa ihlalleriyle itham eder. Üniversite çevreleri ve bazı aydınlar bu eleştirilere destek verirler. İhtilalden bir ay önce İstanbul Üniversitesi'nde DP karşıtı eylemler zorlukla bastırılır. Bu eylemlere müdahaleler esnasında ordunun isteksiz tavrı ordunun da DP'den hoşnutsuz olduğu iddialarını doğrular.
DP hükümetinin sansür politikaları basınla olan ilişkilerini de büyük oranda zedelemiştir.
Bazı iddialara göre ihtilalin arkasında başta ABD olmak üzere Batılı devletler, CIA ve MOSSAD vardır. Menderes, iktidarının son yıllarında artık Marshall Planı kapsamında Amerika'dan daha fazla kredi alamadığını görmüş ve Seydişehir Aluminyum ve İskenderun Demir-Çelik ve diğer sanayi projelerini kredilendirmek için Sovyetler Birliği ile yakınlaşmaya başlamıştı. Bu amaçla Rusya'ya üst düzey ziyeretler yapılıp, ülkedeki sanayinin gelişmesi için Rusya ile yatırım antlaşmaları imzalanma hazırlığı yapılmaktaydı.[4] Nitekim, Demokrat Parti'nin devamı olan Adalet Partisi, darbeden sonra yapılan serbest seçimlerde 1965 yılında tek başına iktidara geldiğinde, Adnan Menderes döneminde projesi yapılıp da kredi yokluğundan gerçekleştirilemeyen bu projeleri Sovyetler Birliğinden alınan proje kredileriyle bitirmiştir.
27 Mayıs İhtilali'ne giden süreç [değiştir]27 Ekim 1957 seçimleri oldukça sert bir hava içersinde yapıldı. DP seçimler öncesinde yasal düzenlemeler yaparak, muhalefetin bütünleşerek seçimlere bir cephe halinde girmesini engelledi.
Dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar

Dönemin başbakanı Adnan MenderesDP oyların %47.88'ini alarak yürürlükteki çoğunluk esasına dayalı seçim sistemi sayesinde 424 milletvekili çıkardı. İsmet İnönü'nin başında bulunduğu CHP %41 oyla 178 milletvekilliği kazanmıştı. Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi dörder milletvekilliği kazandılar.
Muhalefetin oy miktarı DP'yi geride bırakıyordu. Demokrat Parti azınlığın iktidarı konumundaydı.Seçimlerden sonra siyasi ortamdaki gerginlik hızını arttırarak sürdü. CHP yurt çapında destek görmeye başlamıştı.
1959 yılı bahar aylarında CHP önderi İsmet İnönü Batı Anadolu illerini kapsayan bir geziye çıktı. Muhalefet lideri Uşak'ta taşlı saldırıya uğradı. Birçok ilde CHP-DP arasında olaylar patlak verdi. 1960 başlarında basına sansür artmıştı, gazeteler sansür nedeni ile beyaz sayfalarla çıkıyordu. Cezaevleri tutuklu gazetecilerle doluydu. 2 Nisan 1960'ta Kayseri'ye gelen İsmet İnönü'nün treni durduruldu, muhalefet liderinin kente girmesine engel olunmaya çalışıldı. Kurulan barikatları elleri ile yararak Kayseri'ye gelen İnönü'yü elli bin kişi karşıladı. Bütün bunlar DP iktidarını daha da hırçınlaşmaya ve baskıyı arttırmaya itti. Nisan 1960'ta TBMM'de basını ve muhalefeti incelemek üzere Tahkikat Komisyonu kurulunca gerilim tavan yaptı. Öyleki kurulan komisyona, gazete kapatma, tutuklama gibi yetkiler verilmiş hatta komisyon çalışmalarının haber yapılması, eleştirilmesi yasaklanmıştı. 18 Nisan 1960 günü CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, bunun demokratik yönetimden çıkıp bir baskı rejimine geçmek olduğunu vurgulayan bir konuşma yaptı ve son sözünü söyledi: "Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam". Ancak bu konuşmanın ardından CHP liderine 12 oturum TBMM toplantılarına katılmama cezası verildi, kararı protesto eden CHP milletvekilleri meclisten polis zoru ile uzaklaştırıldı.Ayrıca yine ihtilalden az zaman önce İnönü'nün meclis kürsüsünde söylediği şu cümle de ihtilalcileri cesaretlendirmişti. "Şartlar olgunlaştığında ihtilaller meşru olur."
28-29 Nisan'da İstanbul ve Ankara'da çıkan öğrenci olayları şiddetle bastırıldı; ölenler ve yaralananlar oldu. [kaynak belirtilmeli] Bunun üzerine hükümet bu illerde sıkıyönetim ilan etti. Başbakan Menderes'in radyoda yaptığı konuşmalar "Kahrolsun diktatörler" sloganları arasında duyulmaz oldu.[5] Harp okulu öğrencileri sessiz yürüyüş yaptı. 3 Mayıs 1960'ta Kara Kuvvetleri Komutanı Org.Cemal Gürsel hükümete bir uyarı mektubu gönderdi. Ancak hükümet uyarıyı dikkate almadı ve Cemal Gürsel'in emekli olmasını istedi. [6]
555K Eylemi [değiştir]Ana madde: 555K
555K, 5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara, Kızılay'da Demokrat Parti aleyhtarı öğrencilerin yaptığı protesto eylemidir. Adını 5. ayın 5. günü saat 5`te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi olarak da anılır. 28 ve 30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda öğrencilerin hayatını kaybetmesi ve Turan Emeksiz isimli öğrencinin ölmesi ülkedeki ortamı kutuplaşmaya sürükledi. [7] DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı Adnan Menderes, bir anda kendini protestocuların arasında buldu. Rivayete göre, o zamanlar öğrenci olan, şu anki CHP lideri Deniz Baykal, şair Cemal Süreya'nın aktardığına göre ise Vedat Dalokay, Menderes'in �Ne istiyorsunuz?� sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp �Hürriyet istiyoruz!� demişti. Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: �Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?�[8][9] 555K eyleminden 3 hafta sonra 27 Mayıs İhtilali gerçekleşti.
Milli Birlik Komitesi (MBK) iktidarı [değiştir]Ana madde: Milli Birlik Komitesi
27 Mayıs 1960�tan, seçimlerin yapılarak normal yaşama geçildiği 15 Ekim 1961 yılına kadar geçen süre, askerin Milli Birlik Komitesi (MBK) eliyle de facto iktidarda olduğu dönemdir. Bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi�nin anayasal bütün hak ve yetkileri artık, başlarda kimlerden kurulu olduğu gizli tutulan 38 subaydan kurulu MBK�nin eline geçmiştir. MBK ülkeyi ilk zamanlar yayımladıkları tebliğlerle idare etmişlerdi.
MBK�nın ilk bildirisi sokağa çıkma yasağı ilanı ve vatandaşları ona uymaya davettir. 3 numaralı Tebliğ ile her türlü siyasi parti neşriyat ve faaliyetleri, gösteri yürüyüşleri ve her türlü toplantı yasaklanmıştır. MBK faaliyetlerinin aksamaması için telsiz ve telefon görüşmelerini kısıtlayan 4 ve 5 numaralı Tebliğlerden sonra, ordunun görevini açıklayan 6 numaralı Tebliğ yayımlanmıştır. 6 numaralı Tebliğin ilk fıkrasında,
�Türk Ordusu bir kere daha tarihi bir vazife karşısında bulunuyor. Bu vazife; dâhilde memleketi buhran ve felakete sürüklemek isteyen hırslı politikacıların elinden kurtarmaktır� demektedir.
Aynı şekilde 13 ve 32 numaralı Tebliğlerde bu darbenin yapılış gerekçeleri şöyle yer bulmuştur:
�Biz vatandaşları birbirine düşürecek bir kardeş kavgasını önlemek için bu işe giriştik�. �Milli İnkılâp, hiçbir şahsın, hiçbir zümrenin lehine yapılmış bir hareket değildir. Muhterem halkımızın, köylü ve işçilerimizin demokrasiye kavuşması, hak ve hürriyetinin teminatı, iktisadi kalkınması, ana prensibimizdir. Vatandaşların hususi işlerinde ve her türlü çalışma yerlerinde, kardeşlik duyguları ve huzur içinde bulunmaları esastır.�
Yargılamalar [değiştir]
Adnan Menderes'in idamının basına yansıması27 Mayıs İhtilali sonrasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri ve aralarında Milli Mücadele'nin önemli komutanlarından Ali Fuat Cebesoy'un da olduğu Demokrat Parti milletvekilleri yakalanarak Yassıada'da yargı önüne çıkarıldılar.
Sivil ve askerlerden oluşan özel bir cunta mahkemesinde yargılanan siyasîler, vatana ihanet, kamu fonlarının kötüye kullanımı ve anayasaya karşı gelmek ile suçlandılar. Adnan Menderes hakkında açılan davalardan sadece "bebek davası" denilen davadan berat edebildi. "Devletin yüksek menfaatlerine ve istihbarat işlerine sarfedilmek üzere emrine tahsis edilen paraların bir kısmıyla opera sanatçısı Aydan Ayhan'a ev aldığı" suçlaması da dahil diğer tüm suçlamalardan mahkum oldu. Dava, eski başbakan Adnan Menderes'in 17 Eylül 1961 günü saat 2:31'de; eski dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve eski maliye bakanı Hasan Polatkan'ın ise İmralı adasında 16 Eylül 1961 günü "anayasayı ihlal" suçundan idam edilmeleri ile sonuçlandı.
27 Mayıs İhtilali'nin Türkiye'de askeri müdahalelerin meşru olduğu intibasını yaratması ve diğer askeri müdahalelerin yolunu açtığı yönünde iddialar bulunmaktadır.
Adnan Menderes'in naaşı ölümünden 29 sene sonra İmralı'dan alınarak Turgut Özal tarafından İstanbul'da adına yapılan bir anıtmezara taşındı. (17 Eylül 1990)İdamlardan 29 sene sonra gerçekleşen bu olayla Menderes,Zorlu ve Polatkan'ın itibarları geri verilmiş oldu. Peki ya Türk demokrasisinin kaybettiği itibar?
İhtilal Bildirisi [değiştir]
Alparslan Türkeş27 Mayıs 1960 sabahı erken saatlerde radyolardan Milli Birlik Komitesi üyesi Albay Alparslan Türkeş tarafından okunan bildiri için bakınız.
Notlar [değiştir]Cumhuriyetin ilanından önce gerçekleşen son askeri müdahale, Enver Paşa'nın 23 Ocak 1913'te gerçekleştirdiği Babıali Baskını'dır.
İhtilalin kültür alanına yansımaları [değiştir]
Edebi eserler [değiştir]Attilâ İlhan'ın Aynanın İçindekiler serisinin ilk üç kitabı (Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak) ihtilali konu edinmektedir.
Adalet Ağaoğlu'nun Dar Zamanlar serisinin ilk romanı Ölmeye Yatmak'ta ihtilal aydını temsil eden Aysel karakteri için bir kırılma noktası olarak ön plana çıkar.
Televizyon yapımları [değiştir]Hatırla Sevgili, arkaplanda 27 Mayıs Dönemi ve sonrasında Türkiye'nin siyasal geçmişini inceleyen bir dizi filmdir.
İlgili maddeler [değiştir]Demokrat Parti
Celal Bayar
Adnan Menderes
İsmet İnönü
Cumhuriyet Halk Partisi
Milli Birlik Komitesi
Cemal Gürsel
Cemal Madanoğlu
Alparslan Türkeş
Ragıp Gümüşpala
Kaynakça [değiştir]"Cumhuriyet'in Seksen Yılı Ansikopedisi","Cumhuriyet Gazetesi",(2003)
"Karaoğlan",Rıdvan Akar-Can Dündar,"İmge Kitabevi",7.Baskı (2006)
"İsmet Paşa",Can Dündar-Bülent Çaplı,"İmge Kitabevi",2.Baskı (2007)
"Çankaya",Cüneyt Arcayürek,"Detay Yayınları",4.Baskı (2007)
"Çankaya'nın Hanımefendisi:Mevhibe İnönü",Gülsün Bilgehan,"Milliyet Gazetesi" Yazı Dizisi (1997)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|